“Bir sürü fikir vardır; eksik olan bu fikirleri gerçekleştirme arzusudur.” Seth Godin
İnsanın karşısına bazen çok geç çıkar dost diyebileceği insanlar. Bir sürü arkadaş ediniriz de bu hayatta dost dediklerimiz bir elin hadi bilemedin iki elin parmaklarını geçmez.
Bunlardan biridir benim için İmer Özer. Geç tanıdım ancak kısa sürede aramızda zıt kutupların çekim gücü olduğunu fark ettik. Birbirimizi ön koşulsuz rahatlıkla arayabilir ne istiyorsak rahatlıkla paylaşabiliriz hatta eleştirebiliriz. Birbirimizden hiç gocunmayız. Eminim yıllarca görüşmesek ve bir gün birimizden biri arayıp alo dese sanki en son daha dün görüşmüşüz gibi kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Harbi insandır İmer, lafını sakınmaz doğrusundan şaşmaz. O yüzden zordur da hani. Ne zaman pimini çekeceğinizi de iyi hesap etmelisiniz. Dostta bu değil midir zaten? Dostum diye yanlışını yüzüne vuramıyorsanız o dost değil tanıdık veya en fazla arada sohbet ettiğiniz biridir.
Güzel insandır İmer. Başkasının derdiyle de dertlenmeyi sever. Derdi olanı darda bırakmamak için çözüm bulana kadar uğraşır.
Bu güzel insanın bir sürü fikrini dinledim tanıdığım günden beri. Bunlardan bir tanesi de kitap yazma fikriydi. Hoş bende de var bu fikir ancak sanırım henüz bunu gerçekleştirme arzusunu edinemedim.
Sevgili dostum geçen hafta bu arzusunu gerçekleştirdi ve umuyorum devamı da gelecek olan ilk kitabı Elma Yayınevinden çıkıverdi. Henüz sıcacık fırından yeni çıkmış gibi tazecikken alıp okumamak olmazdı zaten. Hızlı hızı ilk tur ve sonrasında da daha yavaş bir tur derken baktım iki kere okumuşum kitabı.
Yukarı da yazmayı unuttum İmer tuhaf bi adamdır aynı zamanda. Kitabın adını T.U.H.A.F Marka Yönetimi koymasına da bu sebeple şaşırmadım 😊
Kitap bizi güzel bir sürprizle karşılıyor. Sürprizi bozmamak için yazmayacağım ancak küçük kızım kitabı görür görmez sürprizi keşfetti bunu da bilin. Zor değil çözmeniz.
Kolay okunur bir kitap olmuş. Adımız çıkmış ya hani Türk milleti okumaz diye. Bunu isteyen rahat rahat okur. Birkaç sayfa okudukça kısa bir mola verip sizi düşünmeye sevk edecek siyah sayfalar üzerine yazılmış sözleri ben çok sevdim.
Klasik bir marka yönetimi kitabı yazmamış İmer Özer. Ağır ve ağdalı cümleler veya teknik terimleri ise hiç kullanmamış. Hatta zaman zaman bunlarla dalga geçmiş bile diyebiliriz.
Sizinle sohbet eder gibi içten bir yazım dili kullanmış. Karşısında sevdiği biri varmış gibi sıcacık ve doğal bir anlatımla. Aralara kattığı hikayeler ise hem öğretici hem de eğlendirici. Sıkılmadan okuyacağınıza garanti veririm. Tam sıkılacağım derken güzel bi hikaye başlıyor. Hikaye bitti ne var acaba derken yaşanmış bir marka öyküsüyle devam ediyor kitap.
Kitap normal vatandaştan ziyade satışla ilgilenen zevat için önem arz ediyor. Tabii ki herkes alıp okuyabilir ve marka, satış, ürün geliştirme konularında fikir edinebilir. Benim söylemek istediğim bu kitabı markayla, ürünle ve bizzat satışla ilgilenen herkesin mutlaka okuması yönünde.
Okurken zaman zaman dejavu yaşadım desem yeridir. Sanki kendim yazmışım veya benim düşüncelerimin kelimelere dökülmüş haliyle karşılaştım. Benim yıllardır tedarikçi firmalarımızın güzide temsilcilerine anlatmaya çalıştığımı (işine gelen anlıyor tabii) sevgili İmer gayet net yazmış:
- Satınalmacılar satın almaz, seçer. Yani satınalmacıların işi anlamaya çalışmak değil! Seçmek. Bunun için de fark etmeleri gerekiyor. Tıpkı bizim de bunu fark etmemiz gerektiği gibi.
veya
- Türkiye’de satınalmacıların en çok duyduğu cümle: “Bizde de var”. Ben de diyorum ki “Bizde de var” demek yerine, sadece “Bizde var” diyebileceğiniz alanlar oluşturun.
veya
- İnsanlara ürünlerinizle giderseniz sizin satıcı olduğunuzu düşünürler, onların problemlerine çözümlerinizle giderseniz sizin değerli bir kaynak olduğunuzu düşünürler ve size hep müracaat etmek isterler.
İmer Özer’in nefis anlatımıyla bunun gibi nice özlü söz olabilecek altı çizilecek cümleyi siz de okuduğunuzda bulacaksınız. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum bu yolculuğa çıkmak isteyenlere.
Yazıyı bitirirken yıllardır satış temsilcilerine söylemekten bıkmadığım bir cümleyi paylaşmadan geçmek istemiyorum. Bu sözü belki başkaları da söylemiş olabilir ancak benim kulaklarım ilk kendi ağzımdan duyduğu için benim diyebiliyorum 😊
“Ben satıcının benim ihtiyacımı benden önce tespit edebilenini severim.”